14 Ağustos 2014 Perşembe

Veda Yazısı (BİTİREMEDİ)

İşten ayrılıyorum ey ahali!

Bugün, yaklaşık iki yıl önce girdiğim bu yere KOCCAMAN bir BAY BAYYYYY diyorum ve gidiyorum.
Ben veda etmeyi hiç beceremem, ne demem gerektiğini de asla bilmem. O yüzden size ortaya karışık bir yazı yazayım dedim.

(HEPİNİZİ KANDIRDIM BEN ASLINDA UZUN YAZILARI OKUYABİLİYORUM)
(ama yalnızca kendi yazdıklarımı)

Öncelikle herşey ve herkes için (aşırı) teşekkür ederim! Gerçekten pırlanta gibi insanlarsınız.

Paso partilerden partilere koşan, her açılışta kafayı sonuna kadar bulan, iş yaparken sıkılıp abuk subuk videolarla coşan, ultra imece çalışma tarzını sonuna dek zorlayan, bütün deliliklerine rağmen bayağı zeki, eğlenceli, "gevşek", paylaşımcı, üretken, yeri geldi mi ürettirmeyi de bilen(!), pamuk gibi insanlar topluluğuydu burası.

İlk başladığımda beni sempatik, kendi halinde ve uysal tanıyanlar sonradan "abooov manyak ruh hastası" olduğumu keşfettiler, sevmeyenler sonradan zorla da olsa iş yaptırmak adına UMARIM sevdiler. Hepsi de birbirinden kıymetli, birbirinden cici bol bol "annem", iki-üç tane de "babam" oldu, giderken de o han kapısı kadar ağır kapısında hüngür hüngür ağlayacağım bir yuvam....


Şimdi düşününce aklıma gelen ve bana vakfı daima hatırlatacak bazı olayları, insanları, kelimeleri, sesleri, kısaca vakfın içinden bir şeyleri saymak istiyorum:

1) Görgün Bey'in bir anda kapıdan içeri girip tamamen casual bir şekilde alakasız bir soru yöneltmesi. Görgün Bey'in dernekler, vakıflar ve bilimum kurum ve kuruluşlar bazında hayatımda görüp görebileceğim en faal insan olması ve buralardaki insanların isimlerini gerçekten de tek tek bilmesi. Görgün Bey'in bonkörlüğü.

2) Ömür Hanım'ın benle yaptığı ilk görüşmede üst üste 8 kez "Bak bu iş çok zor, herkes başına toplanacak, herkes aynı anda başka şeyler isteyecek senden" demesi ve TANRIM NE KADAR HAKLIYMIŞSINIZ ÖMÜR HANIM. Aynı görüşmenin sonunda, tam kapıdan çıkacakken Ömür Hanım'ın bana yönelttiği son soru: burcun ne? Bunun hala doğru cevabı var mı bilmiyorum... Umarım Boğa hoşunuza gitmiştir=)

3) Didem'in kahkahaları=) Ve Didem'in Nobel Ödülü almaya layık otokontrolu. Tanıdığım en sade, en kibar, en sevdiği kıyafetlere sonsuz bağlılığıyla göz dolduran, en yazı yazarken konsantre olmak için kapıları kapatan, en beni son dakika facia yaratacak emailler yazmaktan geri çeviren, managerların kraliçesi Didem!

4) Cüneyt'in "gevşeksiniz hepiniz", "günaydın gevşekler", "gevşeksin sen, gevşek kal", "ıyyyy iyice gevşediler" ve türevleri cümleleri. Genel olarak Cüneyt ve "adeta mikemmel" espiri anlayışı ve sarcasmı ve aslında hiç göstermese de çok iyi bir insan olması =) (kehkehkeh, buna cevap olarak şunu demeni istiyorum: ay ne eğlendi, ne eğlendiii)

5) Ceren'in sigaraya çıkacakken gelen bir emaili cevaplamak için yere çömerek klavyeye yazı yazması ve bir türlü sigaraya gidememesi. Aşırı atletik, kitap kurdu, nikotin ve kafein delisi, rahat olmayan herşeye hayır diyen Ceren'i "iyi ki tanımışım be annem".

6) Ferhat'la ilk tanıştığım andan şu ana dek arada DAĞLAR kadar fark olması. Benim klavyeye yazışımdan bile ruh halimi hemen anlayan canım babam Ferhat'ın dünyadaki en pamuk kalpli insanlardan biri olduğunu keşfettiğim andan beri onun karşısında oturmanın verdiği mutluluk. (Ferhat, Ada bana emanet unuttum sanma=))

7) Sezen'in dünya sonu stajyerimize gösterdiği insanüstü sabır ve alaka. Sezen, senin o sakin ve anlayışlı kişiliğini özlüyorum/özleyeceğim. (kızını da yerim de yerim!)

8) Merve (Evirgen)'in AŞIRI Otrivine bağımlılığı ve 7/24 nezle olması. Merve'nin bilgisayarındaki komik her türlü şeye "aha aha ahahahahahha" diye kopması. Ve tabi ki Merve'nin gelişiyle departmandaki velet günlerimin son bulması ve sonunda bir eküriye kavuşmanın verdiği sevinç.

9) Dilan, Diloy, güzel kadın, beni ilk kez insanlarla tanıştırmaya yeltenen, sayesinde çekingenliğimi bir nebze attığım Lale Kart müdiresi. Çok seviyom seni! (aşırı İzmir esprisi).

10) Merve (Gündüz)'ün kızıl kafasıyla odaya girip, en soğuk ve iğrenç kış günlerinde bile ortama renk katması. Merve'nin masaüstümdeki 'stuff' dosyasında en çok yer kaplayan şahıs olması da ayrı bir olaydır tabi=)

11) Bengi Doralp'in telefonda konuşurken paso yürüyüşe çıkması. Bengi Doralp'in bitmeyen anektodları ve konuştuğu insanın yüzüne 3 cm uzaklıkta durarak bir şey anlatması da unutulmazlar arasında. (beni işe soktuğun için I LOVE YOU)

12) Barış'ın İngiliz aksanıyla konuşması ve beraber abuk subuk diyaloglar yaratmamız=) Barış'la yaşanan 123548937 tane olay ve onu kesinlikle adadaki havuzlu evime çağırmayışım. Barış, meleksin melek!

13) Sezer'le başlattığımız ve 4. kata yayılan Photobooth maceramız. Sezer'le aşırı inside joke: kedi! Sezer ve Barış. Sizinle donatmak bir harikaydı canlar!

14) Emre. Sanırım genel olarak Emre diyebilirim=) Ama birkaç şey sayacak olursam: Emre'nin emaillerini attıktan 3.5 saniye sonra yanımıza gelip darlamaya başlaması; sosyal medyada kuş uçurtmayan canım Emre'nin aşırı seksi Instagram pozları; sabahın köründe kalkıp gyme gitmesi ve selfieleri; "ıyyy hayır iğrenç" diye sıfatlandırdığı şeylerin bolluğu; herkesin tabağından bir çatal almak istemesi, hatta işin bokunu çıkarıp "sen şundan alsana, sonra ben de senden bir kaşık alayım" demeleri... Emre, Emre ve daha birçok kez Emre.

15) Sponsorluk'taki kadınlara duyduğum büyük sevgi ve departmanlarına gittiğim zaman asla yarım saatten önce çıkamamam. Adeta benim ikinci yuvam olan ve "ya annemler şuraya bir tane masa atın ben de burada çalışayım"ı sık sık dedirten mükemmel güruh. Zeynep Karaman, Yasemin, Gözde, Aslı, Zeynep Pekgöz ve Ezgi (şimdi artık Irmak) benim için "Tanrım bir departmandaki herkes nasıl bu kadar güzel ve zeki ve komik ve çok derin kişilikli olabiliyor YA RABBİMMMM" dedirten kadınlar. Sizle hangi dedikodumuzu saysam, hangi bitmeyen sunumdur, mantar logodur anlatsam bilemedim. O kadar çok anı var ki bir bir hepinizle, böyle kasamayıp topluca şeettirdim, ayrıyeten ben şeettiricem size annemler!

16) Ayşen. Artık bir dünya markası olan gülüşüyle Ayşen. Benim kadar çatlak ve sinirli olabilen tek insan Ayşen. Ruh halimi kirpiğimden bile anlayan Ayşen. Birtanecik Ayşen.

17) Medya departmanının zaman zaman girdiği UPUZUN kahkaha krizleri ve buna bizim departmanın verdiği vahşi cevap (çok nadir kapanan kapımızın kapandığı anlardır bunlar). Sonrasında ise merak edip çaktırmadan noolmuş noolmuş diye Medya'ya yanaşmalarımız.

18) Bilgisayarımın sürekli sapıtmasından ötürü 87532 kez Kadir'i aradığım anda sorunun çözülmesi üzerine Kadir'in bana "Sarı seni..." deyip telefonu kapatması. (hani bir aralar sarışındım ya)

19) Gençlik Toplantıları... Görgün Bey, ilk kez bir toplantıya girme şerefine sayenizde bu toplantılarla erişmiş oldum. Teşekkür ederim!

20) Lale Kart kelebeklerinin güzellikleri, sabırları ve Özge'nin mutlu mesut öğlenleri kendine yarattığı yemek ve dizi QEYFİ ve Bahar Helvacıoğlu'nun burun deliklerini kanatlandırarak gülmesinin yarattığı bulaşıcı kopma isteği. Bu kızlar bir başka özel, bir başka güzel. Sizlerle de paylaştıklarım sonsuz ve sizlerle de sonradan onu siz çok şeetmeden ben halledicem merak etmeyin=)

21) Ve tabi ki Lara bacım. İşe olmasa da staja ben soktum diyebileceğim yegane insan ve bir Grek tanrıçası. Mitolojiyi baştan yazan canım arkadaşım. 9.00 deniz otobüsünü öp benim için!


Ve buraya yazmadığım bir sürü başka insan ve olay. Herkes tek tek çok değerli. Herkes tek tek iyi ki var!


*
*
*


ŞİMDİİİİİİ
Bitti sandınız ama no my friends, not so easy.
Beni belki ilerde hatırlamak isterseniz ve "Polin kimdi yahu" derseniz, oldu ya beni özlerseniz falan diye, aha beni hatırlatacak birkaç şey:

1) AŞIRI kelimesi

2) "İki paragraftan daha uzun emailleri okuyamıyorum, lütfen madde madde yazın"

3) Telefon her çaldığında "Yokum ben öldüm, YOKUUUUMMMM" diye haykırışlarım

4) Bol küfür, bol klavyelere vurmaca, bol offffff öffff ve hatta üfffffff

5) "Gerçekten oksijen israfı olduğunu düşünüyorum"

6) Bacım, annem, babam

7) Elimde su şişem ve bardağımla mal mal 1 saat boyunca bütün 4. kat departmanlarını ziyaret etmem

8) ektedir, ekekekekek, annem ek, eks.

9) birkaçınızdan hala bu konuda övgü aldığım için ekliyorum: isyan-ı iksv ve rapçi kişiliğim.

10) "Telefonda anlamıyorum sen bana email atar mısın?"

11) Bazı bazı megalomanımdır evet: HIZIM. İnkar etmiyorum; evet, hızlıyımdır=)


*
*
*


KÜÇÜK BİR DUYGUSAL AN VE TENK YU BÖLÜMÜ:

Sevgili Kurum Kimliği ve Yayınlar veya bazılarının dediği gibi "Kurtarılmış Bölge",

Erkek nüfusu en bol departmana beni gibi birinin düşmesi, kendi açımdan ne kadar mutluluk vericiydi tahmin edersiniz=)
Biz, gördüğüm ve bizzat içinde çalışma lüksünü tattığım, kendi içinde müthiş uyumu ve iletişimi, çalışanlar arası geyiği, sevgisi ve saygısı en bol olan aileydik kanımca=) (alınganlık yapmasın kimse, KKY candır cidden)

Didem, Ceren, Ferhat, Cüneyt, Merve ve Sezen.
İyi ki hayatımda sizin gibi insanlar oldu. Çok şey öğrendim sizden.
(Artık ben aranızdan ayrılıyorken) sakinliğinizi daima koruyun =)


*
*
*


SİZİ ÇOK AMA ÇOK SEVİYORUM.
İyi ki varsınız, iyi ki bana katlandınız, iyi ki beni birazcık da olsa törpülediniz (inş cnm ya), iyi ki bu ailenin bir parçası olabildim.

Sık sık ziyaret etmeyi planlıyorum! Ona göre...


*
*
*


BU KADAR ÇOK KONUŞAN BİRİNİN KISA BİR VEDA YAPACAĞINI SANMIYORDUNUZ HERHALDE?